Duvara çarpan sert kayalar görüyorum rüyamda , insanlardan daha çabuk dağılıyor. Tüm canlılar ölüyor , kıyamet koparcasına gidiyor gözümün önünden nefes alan her şey. Kediler , köpekler ve en önemlisi de sen. Kalkıyorum gecenin tam ortasında , düşüyorum takılıp ana rahmine , iniyorum gözünün önüne tüm çıplaklığımla. Bir gün daha geçiyor yanındayken , geceler daha ne kadar çekilmez olabilir diye soruyorum kendi kendime tek ortak noktamızı düşünürken ikimizin de birbirimize ne kadar nefret dolu gözlerle baktığını fark ediyorum , tek ortak noktamızın tam o anda kırılmak olduğunu anlıyorum..
Hayal ettiğiniz insan ile hissettiğiniz insan arasındaki fark bir elin parmakları kadar az ya da kilometreler kadar çok olabilir. Şehirler bir çok insanı sizden alıp , size unutamayacağınız şeyler verebilir. Kim bilir oralar ne güzeldir şimdi. Peki anılar yerini neden umutsuzluklara bırakır , affedilen her katil , sizi bir kere daha öldürebilir mi ? Ölüm ne kadar gerçekçi bir şeydi ? Her yeni kitap , bir eskisini unutturabilir miydi ? Ne güzelde söylüyordu bir yazar kitabın en sonunda ;
BELKİ BAŞKA HAYATTA..
Bir gün, her zaman yaşadığınız günlerden birine uyanmama ihtimalinizi düşündünüz mü hiç?
YanıtlaSilKafka
Keşke her gün düşlediğimiz gibi , yeni bir gün olsa :)
Sil