O masadayız en sevdiğin yerde bu sefer sen yoksun , yanımda bir kaç dost elimdeki kadehi havaya kaldırıp gülümsüyorum tüm insanlara , en içten gülümsememi o zaman yaşıyorum belkide. Hayatımız hep facia , hep can alıcı olaylarla doluydu. Hep sırtımızı kollayanlar en sert yumruğu atıyordu.. Bizi kaybedenlere diyorum o sırada , bizi sevemeyenlere..
Sessizlik..
Karşılaştıkları gün geliyor aklına. Söylemek istedikleri ama söyleyemedikleri ve sustuğu an olarak ikiye ayrılıyor hayat onun için.
Söze ilk ben giriyorum burada ; hep içimde tuttuklarımı kusarcasına.
'Bak diyorum , bak burası çok acıyor. Ama bu yarayı sen açmadın , sende kapatamazsın' diye ekliyorum cümlenin sonuna. Usulca sigaramı yakıyorum , her nefeste aldığım tüm zehri hissetmek , seni sevmek gibi.
'Biz hiç bir olamadık senle , üşendik belki de bilemiyorum. Birbirimize benzemeye üşendik , sevmeye , nelere ilgi duyduğumuza. Attığımız her adım biraz daha uzaklastiriyor bizi , uyandığımız her sabah biraz daha anıları siliyor aklımızdan. Aynı yöne bakmıyoruz artık , aynı yöne de gitmiyoruz senle. Mutluluk beraber olmak değil , bunu da öğreniyoruz.
Yüzüme bakıyor , gözleri ağlamaklı. Güç böyle birşey diye düşünüyorum , yaşanmaşlık bizleri güçlü kılıyor.
Yüzümün en tatlı noktasını okşuyor , Tanrı sanki yeryüzüne inmiş.. Tarif edilemez bir his..
'Doğru yere bakarsan , her yol kurtuluştur aslında' diyor ve ekliyor. 'Büyü diyor biraz , acılardan zevk almayı öğren.'
İçimi göremiyor o an , hangi deprem böyle yıkar bir insanı bilemiyorum.
'Hiç mi özlemedin' diyorum , eski güzel günleri. Ben kaldıramıyorum diye ekliyor. 'Kaldıramıyorum ! Onca günü , onca acıyı'
'Yarın' diyor kadın 'Yarın konuşalım.'
Yarın hiç olmuyor , yıktığı gibi kalıyor tüm harabeler. Kurbanlarının arasına bir ismi daha ekliyor..