27 Şubat 2015 Cuma

O gün son görüşümdü seni , içimdekileri son döküşümdü , belkide son kez ellerini tutuşumdu , baktığında içine çeken  gözlerine , ufak tebessümlerine , ağzından çıkan tüm kelimeleri güzelleştiren o dudaklarına son dokunuşu yapmıştım.

Seninle aynı anda aç kalıp , aynı anda doyduğumuz günlerin hepsini çok özledim. Her dertte , her zorlukta sırtımı sıvazladığın günleri.. Ama ikimizinde derdi çoktu , toparlayamadık birbirimizi. Sen ile ben , aynı cümlede bulunmak bile güzel hala.. 
Beraberken hep yarını beklerdik , yarının daha güzel olacağını düşünürdük. O yüzden bu hale geldik. Ateş çemberinin bizi daraltmasına izin verdik. Oysaki birbirimize yettiğimiz zamanlar çok mutluyduk , biliyorsun..

Korkma artık ! Rahatına bak , kimse tanımıyor seni emin adımlar at kendinle çelişme. Merakta etme hiç anlatmadım seni onlara , denemedim. Sende yapma , deneme yani. Deneseydim de onlar seni anlamaya tenezzül etmezlerdi. Herkese benzetirlerdi bizi de , bilirdim ki biz herkes değildik. 

İnsanın eli kendi sırtına uzanamaz. İşte bu yüzden ne kendisini sırtından vurabilir , ne de vurulduğu yerlerine tek başına ilaç sürebilir. Sen beni sırtımdan vurdun , dönemedim sana , iyileştiremedim orayı. Canımı o kadar yaktın ki sessizliğe gömüldüm. Her şeyden , herkesten kaçtım. Hisler anılara dönüşüyor sevgilim , bu acı hep içimde..

Sen nasılsın ? 

Sevdiğin şeyler değişti mi ?

Sevdiğin şeyler belki değişmiştir ama , zayıf yanların hep aynı. Oraları ne koruyabilirsin , ne de değiştirebilirsin. Oraya vurduklarında , o gün geldiğinde biliyorum ki arayacaksın beni. O gün gelmeyeceğim sana.. 

Diyecek hiç bir şeyim yok bütün bu olanlara , bana ihtiyacın olursa eğer , bıraktığın yerden çok uzaktayım. Buna ağla artık..


22 Şubat 2015 Pazar

Muhtemelen son görüşmemizdi. O gün ayrılığa hazırlamıştım kendimi yeterince sigara , yeterince morfin ve tam karşımda duran meyhane. Onunla buluşmak için uygun bir ortamdı , her şeyi hazırlamıştım o yüzden. Cafe-Bar tarzı bir yerdeydik. O usulca kahvesini yudumladı , ben hızlıca biramı. Kafama girmesini istiyordum, alkol ün vücudumdan başlayıp beynimi uyuşturmasını. Böylelikle söylediklerini idrak edemeyip , her zamanki gibi gülebilirdim. O beni güldürebilirdi. Gözleri hüzünlü bakıyordu , ayrılık şarkısı , veda mektubu gibi. Hoş değildi loş ışıklar ve sessizlik. Ortamı hareketlendiren şarkılar yoktu , fonda çalan hüzün ve matem kokulu müzik. O müziği onun sesi bozdu , bakireliği bozar gibi.

O güne kadar aramızda geçen her şeyi , o masada bırakıp yolumuza devam edecekti. Gülmelerimizi , anılarımızı , arkadaşlıkları , sevişmelerimizi , en önemlisi bizi terk edecekti. Konuşmaya o başladı , susmadı , susturamadım , haksız iken o kadar haklı konuma çıkabiliyordu ki yaptıkları ile , gözümde bir kez daha yüceliyordu. Son cümlelerini söyledikten sonra usulca masadan kalktı. Arkasından bakmadım o bakıyor mu diye , bakmazdı çünkü. 

O kalktıktan sonra  kalkamadım , cesaret edemedim , cesaretimi bile almıştı çünkü. Beni ben yapan tüm özellikleri alıp gitmişti , sadece beni sevmediğini belirtmişti zaten , huylarımı seviyordu. 

Elimi kaldırdım bir kadeh daha dedim , sonra bir kadeh daha. Benden başka kimse kalmayana kadar oturdum , alkolden ya da alışkanlıktan mıdır bilemedim. O günden sonra her içtiğimde seni özlediğimi fark ettim..

20 Şubat 2015 Cuma

Zaten insan hep gelmeyecekleri özler , gelmeyeceklerini bildikleri için belki de. Senden kalan tüm izleri sildim , tüm insanlarda dahil buna. Nasılsın sorusunu günde defalarca sorardım sana , birazda özlerdim. Konu konuyu açmazdı senle konuşurken , konuyu ben açardım. Sana içimi açtığım gibi. En çokta hayalinle uyumayı özlemişim , küçükken hep imkansızı istediğimi sanardım seni tanımadan önce , bir parka gitmek imkansız değilmiş , bir dondurma çok pahalı değilmiş , bir pamuk şeker , bir oyuncak araba hiç biri imkansız değilmiş , annem hep yalan söylemiş ,   seni tanıdığımda anladım.

Nasılsın demek geliyor içimden , akrep tam yelkovanın üzerindeyken bu saatte. Onlar bile kavuşmuşken ne olmuştuk biz ? Beni soracak olursan iyiyim , eskisi gibi değilim aslında. Çok yeni arkadaşlar edindim , benim tabirimde dostlar. Artık kendi kararlarımı da verebiliyorum kimseye danışmadan , hata bile yapsam arkamda duran , sırtımı sıvazlayan , gerektiğinde benle kalan onlarca insan var. Biraz fazla alkol alıyoruz o kadar..

19 Şubat 2015 Perşembe

Bazı şeyler imkansızdır , senin bu saatten sonra bana dönmenin imkansız olduğu gibi. 
Bilirsin , güzel olan her şey biter bir yerlerde demiştim bunu. Bir uçağın penceresinden kafanı uzatabilir misin ? Bunu yapamazsın , yaparsan ölürsün.

Senin benden gittiğin gün bende öldüm. Zaten insanlar en çok güvendiği insanlar tarafından terk edilince üzülür yada ölür.  İnsan ne kadar silmek istese de , özlüyor tüm geçmişi. Ben seni çok özledim , geçirdiğimiz güzel günleri getirmek elimde olsa her şeyi baştan alırdım , sonunu bildiğim bir filmi tekrar izlemek gibi olurdu , ama olsundu , güzeldi.
Bazen gücümü toparlamaya çalışıyorum , yapamıyorum , biliyorsun hep kolaya kaçmışımdır bu zamana kadar. Yeni insanlar tanımak saçma geliyor biraz , tüm acılarımı tekrar anlatıp , yarayı kaldırmak , onların eline koz verip canımı yakmalarını istemiyorum. Bazı geceler çok sarhoş oluyorum , sokaklarda bağırıyorum , bir kaç insan bana bakıyor. Gözleri tedirgin , korkuyorlar sanki. Çok canım acıyor diyorum onlara. Neden ? diye sormuyorlar bana. Anlamıyorlar , anlatamıyorum..

Bu zamana kadar kaybettiğim tek şey sen değilsin , muhtemelen sonda olmayacaksın. Geçmişe bakınca zaten hep kaybettiğimi görüyorum , üzülüyorum , üzüldükçe biraz daha yalnızlaşıyorum. Sana bazen eski diye hitap ediyorum , güzel olsaydı eski sevilmezdi diye avutuyorum kendimi. Bana kızma. 
Sende hatırlıyor musun arada beni ? Konuşmuştuk en başında sende çok kaybetmiştin. Sen beni de  kaybettin. Belkide dünya üzerinde , kimsenin  kimseyi bu kadar mükemmel sevemeyeceği bir insanı kaybettin. 
                                                             Anlıyor musun ? 
Yağmur yağıyordu. Sessizlik hakimdi. Ne zaman sessizlik olsa kahve yaparım ben kendime. Yine yapmıştım. İlk yudumum da hayal meyal canlandı gözüm de son sessizliğimiz. Son geceydi , herkeste bir sessizlik hakimdi. Kalbim yine benden başka kimsenin duvar lekelerini saatlerce incelemediği bir odada , sessizliğin notalarının yükselmesine tempo tutuyordu.Kalabalık arasında yalnız kalmıştık. Biliyorlardı ki , bu gece bittiğinde ve herkes evine döndüğünde hiç kimse eski samimiyetini koruyamayacaktı. Ben ise bir köşede oturmuş , güzel geçip giden onca günün ardından sessizliğin getireceği hüznü ve yıkıcılığı düşünüyordum. Çok küfür ettim , güzel şeyler hep biterdi çünkü. Anlık mutluluklar olurdu ama anlık hüzünler olmazdı. Hüzünler hep bakiydi. İlerleyen saatler de herkes uyku moduna bürünmüştü , bir tek o ve ben ayaktaydık. Bir şeyler konuşmak istedik , saçma sapan bir şeyler de olsa olurdu , amacımız sadece sessizliği kırmaktı. Sessizlik kırılmassa biz kırılacaktık , kırıldıkça da keskinleşecektik. Uzandık , sırt sırta verdik , sarılmadık , bakamadık birbirimize. Çünkü göz göze gelsek , ikimizde tüm nefesimizi , hıçkırıklara dönüştürüp ağlayacaktık. O döndü yüzünü , sımsıkı sarıldı , daha önce hiç yapmadığı gibi kavradı tüm vücudu mu , gücüm yoktu , ona bakamazdım , bu yüzden dönemedim arkama. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama uyuduğunun farkındaydım , ona doğru döndüm ve son kez bir öpücük kondurdum. Gözümün doluluğundan , etraf net görünmüyordu , uyuyamadım o gece , sürekli onu izledim. Kaç saniyede bir nefes alıp verdiğini biliyordum artık. Uyurken nasıl terlediğini görmüştüm. Bense böyle bir güzelliğin rüyasında ne gördüğünü tahmin etmeye çalışıyordum. Gün ağarmaya başlarken , potansiyeli oldukça yüksek bir küfür savurarak son sigaramı yaktım. Otobüse bindik , son 4 saatimiz de hiç gülmedik , hiç konuşmadık , hiç el ele tutuşmadık. Onu bilmem ; ama o günden sonra hep bir yanım eksik kaldı , hep uykularım yarım , günler onsuz..
Sen şimdi kimle tanışırsan , beni arayacaksın. Yüzünde , gülüşünde , kokusunda , konuşmasında. O zaman anlayacaksın ki , kimse benim gibi olmayacak sana..
Hiç bir insan sevgi dolu bakamayacak sana , onlarca yol kat etmeyecek senin için. Dudağının kenarına değen sigarayı kıskanmayacak , en güzel gülüşünü göremeyecekler belkide. Ben seni gömdüm , inan bana inancım yok artık. Sadece anılar yakıyor biraz , anılar akla geldikçe de derin bir nefes alıyorum , bir sigara yakıyorum , bir kadeh şarap içiyorum sessizlikte. Sessizlik senin kadar olmasa da huzur katıyor bana , yağmurlar ilk önce yere düşmek için yarışıyor bugün , dalgalar senin son sözlerin gibi sert çarpıyor kayalara , tam o anda Akgün Akova çalıyor kulaklıklar da ; Galata kulesindeydik başın omuzum daydı..
En çokta böyle geceler de özlüyorum seni , yalnız kaldığım gecelerde. Alışkanlık mıdır , delirmek midir bilemiyorum. Kendi kendime konuşuyorum bu aralar. Aslında sen ile konuşuyorum da insanlar seni göremiyor. Bir bakıma böylesi daha güzel oluyor , sen sadece benim oluyorsun , insanlar senin gülüşünü görmüyor , duymuyor. Ne kadar güçlü durabildiğimi test ediyorum bazı geceler de , sana yazmıyorum. Seni unuttuğumu sanma , içimde çok şey biriktirdim. Çok acı , çok hüzün. Kimseye göstermeden , yanındaki masum çocuk edasında ağlıyorum , doğruya sen benim içimdeydin.
Ne kadar yakınsak , o kadar uzakmışız aslında biz. Son sözlerin de bunu anlamıştım. O günden sonra da görmemiştim seni , ne yediğini , neye güldüğünü , kimi özlediğini bile hissedemiyorum bu aralar. Seni unutmaya yüz tuttum , yüzünü sadece fotoğraflarda görmeye başladım bu beni daha da çok acıttı. Nedenini bilmiyorum ama , sesin yankılanıyor hala kulaklarım da.
Sahi sen ne kadar çok sevmiştin beni ?


Seni tanımadan önce , yolunda giden her şeye aldanmış bir adam gibi yürüyordum yollarda. Seni tanıdım , her şeyin yoluna girdiğini sandım. Yine aldanmışım..


Sana bunları hiç bilmediğin bir yerden yazıyorum ömrüm , aslında buraları bende tam olarak bilmiyorum. Öğrenmekte istemiyorum zaten , yeni insanlar tanımak , yeni insanların sevdiği şeyleri öğrenmek.. Saçma gelecek ama sanırım artık kandırılmaktan korkuyorum. Buraya ait hissetmiyorum kendimi , bir yere ait olmama hissini bilirsin , öyle işte. Geceleri uyutmayan cinsten.


Genellikle seni ve eski günleri hayal ederek uyuyorum burada , uyandığımda olmuyorsun yanımda , ama olsun. Son bir yılda , sende dahil çok insan kaybettim. İstemeden , belki de isteyerek. Beyaz sayfa açmak bilgisayarlardaki gibi kolay değilmiş bunu da anladım böylece.


İnan bana , uzun zaman kandırıldıktan sonra hiç bir şeye inanamıyorum. İnsanlara , gülümsemelere ve daha başka şeylere. Sevişmeler bile içten olmuyor sanki.


Gün geçtikçe unutkanlıkta başladı , anıları bile zor hatırlıyorum. Unutulmayan bir şey yok diyorlardı ya gerçekten öyleymiş. Gülümsediğini sadece fotoğraflarda görüyorum. Bu beni daha çok acıtıyor..


Merak etme sevgilim , yaralarımı kapatmak için merhem sürmüyorum hala , beni nasıl sevdiysen ya da sevemediysen o özelliklerde kalıyorum inatla..
Nisan ayıydı , gözlerimden omuzuna düşüyordu yaşlar. Ne kadar çok sevdiysem o kadar sıkı sarılmıştım sana. Hatırlıyormusun ?
Nasılsın diye soruyorlar bana ? Benim de geceleri acıyor yaram , ama ne geliyor ki elden. Merak etse diyorum , arardı sorardı. Özlese işte dönerdi. Demek ki özlememiş diye özetliyorum bizi. Biliyorum pişman değilsin. Zaten yaptığı hiç birşeyden pişman olmaz ki insan , sadece hayalleri ve kalbi kırılır. Çok zaman geçirdik senle , çok şey yaşadık. Şarkıları ezberledik. Tırtılın kelebek olduktan sonra öldüğünüde tartışmıştık. Yüzün ufak ufak siliniyor hafızamdan , sadece anılar kalmaya başladı aklımda. Beni bu yüzden affet. Bazı geceler sakinliğimi koruyamadığım için duvarları yumrukluyorum. Beni bu yüzden de affet. Kim kazandı bilmiyorum ama sanırım bu savaşı ben kaybettim. Hem de tüm yaralarımı tekrar açarak. Şimdi beraber olmamız , koşarken kibritle sigara yakmak kadar zor.