12 Ocak 2016 Salı

ÇİZGİLER

Uyandım her şey yerli yerindeydi , hiçbir şey değişmemişti. Sararmış perdeler , sigaradan küflenmiş olan duvarlar ve rutubet kokusu , her sabah böyle uyanıyorum bu sıralar. Güneşi görmek için bile yorgun oluyorum bazı günler , ulaşılmaz bir şeyi görmek kimi mutlu eder ki. 

Her gün biraz daha titremeye başlıyor ellerim , belki seni de sıkı tutamamıştım bu yüzden gitmiştin. Olsun. Ben senin yanına yakışmazdım , geceleri en çok çocukluğumdan korkardım. Gelecek sevgilim. Gelecek , sanki her geçen gün kararıyor , nefesimi dinliyorum öyle günlerde. Düşünmekten yoruluyor beynim en çok , gülmekten değil. Elimi uzatıyorum boşluğa , sararmış parmaklarıma çarpıyor gözlerim , hüzünleniyorum. En çokta ayna da kendimi görmekten korkar oluyorum bazen , gözlerimin kenarındaki çizgiler mutsuz olmama sebep oluyor.

Ertesi gün. Aralığın sonu , Ocağın başı.  Kar yerini yağmura bırakıyor , ayrılığın üstünden kaç yıl geçti , kaç mevsim devrildi hatırlamakta güçlük çekiyorum. Hiç beklenmedik bir zamanda buluyorum yazdığın küçük notu. Gözlerimden yaşlar yerine uykusuzluk akıyor. Bir nebze unutmaya çalışıyorum seni , böyle zamanlarda içimdeki çocuk karnıma yumrukları sıralıyor. Kaç sigara yanıp sönmüştür acaba seni düşünürken ? Kaç insana gülümsemişizdir. Kaç kere elimiz telefona gitmiştir ?

Kendimizi en iyi kendimiz anlıyoruz aslına bakarsan. En çokta geceleri bastıran sızılara karşı koyduğumuzda rahatça uyuyabiliyoruz. Elimizdeki insanları üzmek yerine , onları kaybetmemeyi denemiyoruz hiç. Hayatın bir yedeği yok bunu da biliyoruz. 

Mevsimlerin bile tekrar edemediği şeyler var bu dünyada. Her kış kar yağmazdı buralara mesela , her bahar yağmurda olmazdı. Bir yazı yaşadıklarımı kusturmazdı , seni geri döndürmezdi. Beni sana da sevdirmezdi. Bir yazı bazen tebessüm ettirirdi , bazen ağlatırdı..

Ve ben seni hep sevemezdim. 

Fakat...

Elbette bizi anılar ayakta tutacak ve elbette ki beni sen öldüreceksin.